Page 6 - La Gazzetta Del Bagno Ocak 2018
P. 6
architecture
006 LA GAZZETTA DEL BAGNO
MİMARLIK VE da kaymıştır. Elbette bu hızlı gelişmeden Günümüzde ekolojik mimarlık adı altın- organik gıda ürünün ekolojik olduğundan pozitif bir şekilde buluşturmanın da bir
emin olduğumuz kadar, satın aldığımız
mimarlık sektörü de nasibi almıştır. An-
da üretilen yapılar ne kadar ekolojik mi-
o kadar önemli olduğunu söyler bize. Ve
cak mimarlık sektöründe bu etkilenim marlık sıfatını hak etmektedirler. bir evin ekolojik olduğundan da emin ola- yine deneyimlerimiz, ironik bir şekilde
daha çok kavramsal bazda görülmekte. Çoğu tasarımcı yapının doğal çevre ile bilecek miyiz! ekolojik mimarlık adı altında yürütülen
Gerek ülkemizde gerekse dünyada ekoloji olan uyumundan hareketle bazı yapıları Acaba bir gün, bir organik tekstil ürünün çalışmaların doğa ile bir çatışma potansi-
mimarlık, ekolojik ev, ekolojik bina gibi organik mimarlık örnekleri adı altında üretiminde kullanılan boyadan bitkiye yelini de taşıyabildiğini göstermektedir.
sözcüklerle de kendini ifade eden bu olgu- tanımlamışlardır, kimi yatırımcılar ise kadar tüm bileşenlerinin doğallığından Nitekim ekolojik mimarlık adı altında
yu, bir toplu konut reklam afişinde, yeni yapıların doğal çevreye olan yakınlığın- emin olduğumuz kadar içinde çalıştı- son yıllarda özellikle Avrupa ve Amerikan
yapılmış bir evin tanıtım kataloğunda, dan veya bu yapılarda kullandıkları mal- ğımız bir binanın inşaatında kullanılan evlerinde bolca kullanılmaya başlanan
organik mimarlık başlığı altında değişik zeme tercihlerinden hareketle yapılarını malzemelerin doğallığından da emin ahşap malzemelerin amazonlardan taşın-
mimarlık anlayışlarını okurken de karşı- ekolojik mimarlık adı altında tanımla- olabilecek miyiz! Ve acaba bir gün, mi- dığına ilişkin söylentiler mimara ekolojik
laşmaktayız. mışlardır. Öte yandan bu süreçlerin bize marlık yapıtını doğa içinde yapay bir yapı konusunda yeni dersler öğretmek-
Mimarlık yapıtını bir ürün olarak düşün- gösterdiği şey, organik mimarlık ekolojik şekil yaratma değil ama doğaya bir katkı tedir. Ve artık salt geri dönüşümlüdür
düğümüzde veya kullanıcı ihtiyaçlarını mimarlık olarak bize sunulmaya çalışılan olarak görebilecek miyiz! Sezgilerimiz diye doğadan bedava malzeme çalmanın
fiziki olarak karşılaması açısından düşün- örnekler konusunda sektör temsilcile- ve gözlemlerimiz bunun çok da uzak ekolojik çevreye felaket getirebileceğini
MÜRSEL GÜLEVİ düğümüzde veya çevreyle olan etkileşimi rinin henüz ortak bir anlayışta olma- olmadığını haykırmaktaysa da sürecin öngörmek de gerekir. Bu anlamda geri
açısından düşündüğümüzde mimarlık ya- dıklarıdır. Tasarım sürecinde kullanıcı gıda sektöründeki süreç kadar doğrusal dönüşümlü malzemelerin daha verimli
pıtının da en az gıdalar kadar tüketicinin gereksinimlerine yeterince dikkat edilmiş bir çizgi olmayacağını da haykırmaktadır. ve tekrar tekrar kullanılma yollarının
'EKOLOJIK doğal olanına ilgisini hak ettiğini söyleye- olup olmaması, seçilen malzemelerin Çünkü mimarlığı mimar, kullanıcı, çevre araştırılması, geri dönüşümlü yeni malze-
geri dönüşümlü olup olmaması, fonksi-
biliriz. Öyleyse tüketici olarak bir yapının
melerin keşfedilmesine yönelik teknolojik
ve kültürün bir yapıda buluşması olarak
yonel ekonomik eskimeye ne kadar hızlı
ekolojik olmasında beklemekte haklı
düşündüğümüzde bu seçeneklerin her
çalışmaların hızlandırılması, ekolojik mi-
MIMARI' olabiliriz... Peki sadece bir sanat ürünü uğrayacağı üzerine yapılan tartışmalar birinde ekolojik yaşam ilkelerini nasıl marlık ve mimarın doğa ile çatışmasının
ekolojik mimarlığa doğru gidişin ipuçla-
olarak değil ama aynı zamanda tüketime
önüne geçilmesini sağlayabilir.
hayata geçirebileceğimiz daha da önemli
karşılık gelen bir ürün olarak mimarlık rını vermektedir sanki. olmaktadır. Deneyimler, bunları bir arada Kaynak: agaclar.net
buluşturmakla sınırlı olmayıp bunları
Acaba bir gün, marketten aldığımız bir
yapıtı ekolojik olabilir mi!
S
on yıllarda giderek artan tüketim
eğilimlerimizin organik ürünlere yönel-
diğini görmek artık sevindirici. Aslında
ülkemiz insanı, almış olduğu ürünün
saflığı ve kalitesinden çoğu zaman emin
olmak istemiş ve bu talep her dönem için-
de bir değer ifade etmiştir. Özellikle 80li
yıllar ve 90lı yıllarda çokça gördüğümüz
ve günümüzde de hala sıkça rastlayabil-
diğimiz "%100 doğal" "%100 saf" etiketleri
tüketicinin ürünün saf ve doğal olanına
olan ilgisini göstermektedir. Marketten
aldığımız bir bal kavanozu üzerinde yazılı
"%100 doğaldır" etiketi, bir tekstil etike-
tinde yazılı "%100 pamuklu yünlü" etiket-
leri alışık olduğumuz bir şeydir. Ancak
tüketicinin bu doğalı arayışı karşısında
üreticinin ona sunduğu seçeneklerin ne
kadar doğal olduğu ise hep bir kuşku ko-
nusu olmuştur. Günümüzdeki yenilik ise
ürünün saflığına veya doğallığına karşı
duyulan kuşkunun giderilmesi ve tüke-
ticinin bu konuda mağdur edilmemesi
için ürünün saflığının veya doğallığının
da bir sertifikasyon konusu haline gel-
miş olmasıdır. Böylelikle tüketici, aldığı
ürünün gerçekten doğal saf olduğu konu-
sunda emin olabilmektedir. Bu anlamda
tüketiciye güven veren bu "ekolojik ürün
sertifikasını" kamu kurumları değil daha
özerk olan Avrupa Merkezli kurumlar ver-
mektedir. Bu sertifikasyon süreci oldukça
titiz bir denetim sürecinden oluşmakta
ve ancak gerekli kriterleri taşıyan ürünler
sertifika alabilmektedir. Özellikle bilinçli
tüketici için bu ekolojik sertifikasyon vaz-
geçilmez bir tercih kriteri haline gelmiş-
tir. Örneğin; tüketici bal aldığında balın
doğalığından bu sertifika ile emin ola-
bilmekte, domates aldığında domatesin
hormonsuz olduğuna bu sertifika ile ikna
olmakta, yine bir tekstil aldığında kumaş-
ta sentetik madde kullanılmadığına yine
bir sertifika ile inanmaktadır. Ekolojik
Ürün sertifikaların tüketiciye verdiği bu
güven sertifikasyon sürecinin tüketici
gözünde ne kadar önem taşıdığını ifade
eder. Ekolojik ürün sektöründeki hızlı ge-
lişme sertifikasyon kapsamında da geniş-
lemeye yol açmış, gıdanın dışında tekstil,
kozmetik, deterjan, tohum vs alanlara

